İKALE (BOZMA SÖZLEŞMESİ) TAZMİNATINDAN
GELİR VERGİSİ KESİLMESİ GEREKİR Mİ?
Bu sorunun cevabını 27.03.2018 tarihi öncesi ve sonrası olarak iki dönemde değerlendirmek uygun olur. Zira 27.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren yasa değişikliği ile; ikale tazminatının Gelir Vergisi Kanunu bakımından niteliği tamamıyla değişikliğe uğramıştır.
27.03.2018 tarihi öncesi
7103 sayılı Kanun’un 27.03.2018 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce, ikale esnasında çalışana ödenen tazminatların, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu anlamında “ÜCRET” niteliği tartışmalıdır. Zira bahse konu dönemde, Gelir Vergisi Kanunu’nun “ücretin tarifi” başlıklı 61inci maddesinde, ikale sebebiyle alınan tazminatlar ücret olarak tanımlanmamıştır. Gerçekten de kanaatimizce, yasanın tanımına göre “ücret”, bir iş görme edimi karşılığı alınan bir bedel olduğundan, iş görme ediminden bağımsız olarak verilen ikale tazminatının ücret olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 25inci maddesinin birinci fıkrasında, işsizlik sebebiyle alınan tazminatların gelir vergisinden müstesna olduğu ifade edilmiştir. İkale nedeniyle çalışana yapılan ödeme, esasen çalışanın işsiz kalacak olması sebebiyle ödenen bir tazminat mahiyetinde olduğundan, yapılan ödemenin anılan maddede yer alan vergi istisnası kapsamında değerlendirilmesi gereklidir.
Ancak; her ne kadar hukukî değerlendirme bu yönde ise de, işverenler, bağlı bulundukları vergi daireleri ile ihtilâf yaşamamak için, 27.03.2018 tarihinden önce yapılan ikale sözleşmeleri gereği çalışana ödenen ikale tazminatlarından gelir vergisi stopajı (tevkifat, kesinti) yapmayı tercih etmiştir.
Bu nedenle çalışanlar, ikale tazminatlarının gelir vergisinden müstesna olduğu savıyla davalar açmış ve bu davaların büyük çoğunluğu yukarıda açıklanan gerekçe ile mahkemelerce kabul edilerek, kesilen vergilerin, kesinti tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte çalışanlara iade edilmesine karar verilmiştir.
Mahkeme kararlarının ezici çoğunluğunun bu doğrultuda gerçekleşmesi üzerine, 30.01.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7162 Sayılı Yasa ile Gelir Vergisi Kanunu’na Geçici 89uncu madde eklenmiş ve 27.03.2018 tarihinden önce ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlardan kesilen gelir vergisinin, düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde vergi dairelerine başvurulması halinde hak sahiplerine iade edileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, 31.12.2013 ve öncesinde yapılan ikalelerden kesilen gelir vergisinin iadesi talep edilemeyecektir. 01.01.2014 ve sonraki tarihli ikalelerden kesilen gelir vergisinin iadesi ise, 31.12.2019’a kadar talep edilebilecektir.
Bu haktan yararlanmak için dava açılmamış veya açılan davadan vazgeçilmiş olması şart koşulmuştur. Davadan vazgeçilmesi halinde masraf ve avukatlık ücretine hükmedilmeyeceği de ayrıca hükme bağlanmıştır. Ancak yasada, iade edilecek gelir vergisi tutarının faizi ile beraber ödenip ödenmeyeceğine ilişkin bir düzenleme yoktur.
27.03.2018 tarihi sonrası
Gelir Vergisi Kanunu’nun 61inci maddesine 27.03.2018 tarihinde eklenen hükümle, ikale (iş sözleşmesinin karşılıklı rıza ile sonlandırılması) yöntemiyle işten ayrılan çalışana, ikale paketi, iş sonu tazminatı, teşvik ve benzeri isimler altında işverence yapılan ödemelerin “ücret” niteliğinde olduğu yasal düzenlemeye bağlandı. Yapılan değişiklik sonucunda Yasa’nın ilgili hükmünün son hali şöyle:
“Bu Kanunun uygulanmasında, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar ücret sayılır”
Bu değişiklik ile yasaya yapılan eklemeye kadar tartışma ve uyuşmazlık konusu olan ikale tazminatından gelir vergisi kesilmesinin gerekli olup olmadığı sorusu yasa hükmü ile cevaplanmış oldu ve 27.03.2018’den sonra ikale yoluyla işten ayrılanlara ödenen tazminattan gelir vergisi kesilmesi zorunlu hale geldi.
Aynı yasa değişikliği ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 25inci maddesinin 7inci bendine ekleme yapılarak, ikale sebebiyle ödenen tazminatlar belli sınırlamalar içinde kalmak kaydıyla vergiden istisna edilmiştir. Bir başka anlatımla, değişiklik öncesindeki mahkeme kararlarına göre gelir vergisinden bütünüyle istisna edilmekte olan ikale tazminatları, değişiklik sonrasında, sadece belirli sınırlar içinde gelir vergisinden istisna edilmiş, sınırlama dışında kalan kısım ise vergiye tâbi olmuştur.
İstisna sınırı nedir?
Gelir Vergisi Kanunu’nun 25inci maddesinin 7inci bendine göre, ikale sebebiyle ödenen tazminatın, ikale tarihindeki kıdem tazminatı tavanına göre hesaplanan kısmı gelir vergisi istisnası kapsamında olup, bunu aşan kısım ise vergiye tâbidir.
Örneğin; 3.500 TL maaş alan 10 yıl kıdemli bir çalışanın, işvereni ile vardığı uzlaşma sonucunda (1.1.2019’dan sonraki bir tarihte) yaptığı ikale sözleşmesi gereğince kendisine toplam 85.000 TL ödeme yapılmış olması halinde, bunun 35.0000 TL’lik kısmı kıdem tazminatı, bakiye 50.000 TL’lik kısmı ise “ikale tazminatı”dır. İkale tarihindeki kıdem tazminatı tavanı 6.017 TL olduğuna göre, 10 yıllık (tavan) kıdem tazminatı 60.170 TL’dir. Buna göre; çalışana yapılan ödemenin (35.000 TL’lik kısmı değil) 60.170 TL’lik kısmı gelir vergisinden istisna edilecek, bakiye 24.830 TL üzerinden gelir vergisi kesilecektir.
Kanaatimizce;
mevzuatın doğru şekilde yorumlanması sonucunda, çalışana yapılan ödeme içinde yer alan hem kıdem tazminatının hem de kıdem tazminatı tavanı kadar olan tutarın gelir vergisinden istisna edilmesi gerekir. Yani, yukarıdaki örnekten devam edilecek olursa, kıdem tazminatı olarak hesaplanan 35.000 TL’ye ilâveten, 60.170 TL’lik “kıdem tazminatı tavanı”nın da vergiden istisna edilmesi gereklidir. Dolayısıyla, istisna sınırı 95.170 TL olarak hesaplanacağından, çalışana yapılan 85.000 TL’nin tamamı vergiden istisna edilmelidir.