Bilindiği üzere ihbar tazminatı İş Kanunu’nun 17.madesinde belirtilen bildirim önellerine uyulmaması halinde işçi veya işveren tarafından diğer tarafa ödenmesi gereken tazminattır.
İhbar tazminatının gelir vergisi stopajına tabi olabilmesi için GVK 94 maddesi uyarınca ücret olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Ücret ise GVK’nun 61.maddesinde tarif edilmiştir. Buna göre ücret; işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. GVK’na göre ödemenin ücret olarak kabul edilebilmesi için üç şart gerekmektedir; bir işverene tabi olma, belirli bir işyerine bağlı olma ve hizmet karşılığı alınmış olması. İhbar tazminatı nitelik olarak bu üç şartın hiçbirini karşılamamaktadır. İşveren tarafından işçinin iş akdi bildirim süresine uymaksızın feshedildiği için ödenen bu tazminat, ne bir işverene tabi olmayı ve belli bir işyerine bağlılığı gerektirmekte ne de hizmetin karşılığı olma şartını taşımaktadır.
İhbar tazminatını ücretten farklılaştıran diğer bir kriter ise karşılıklı olarak bir nevi cezai şat mahiyetinde düzenlenmiş olmasıdır. Ücret sadece işçi tarafından hizmet görme edimi karşılığı hak edilen bir menfaat olmasına rağmen, ihbar tazminatına hak kazanma işveren açısından da mümkündür. İş Kanunu’nun 17.maddesinde yer alan bildirim süresine uymaksızın iş akdini fesheden işçi veya işveren diğer tarafa ihbar tazminatını ödemekle mükelleftir. İş akdinin bildirim öneline uymaksızın işçi tarafından feshedildiği durumda, işveren tarafından hak kazanılan bu tazminat ücret olmayacağına göre, ihbar tazminatının işçi tarafından hak kazanılmasının ücret olarak kabul edilmesi temel bir çelişki yaratacaktır.
İhbar tazminatının ücret olarak kabul edilmemesi gerektiği yönündeki bir diğer argüman ise uygulanacak faizdir. Kökleşmiş Yargıtay kararları uyarınca ücret alacakları bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizine tabi iken ihbar tazminatı alacakları ise yasal faize tabidir.
İş Kanunu’nun 17.maddesinde ihbar tazminatı ücret olarak tanımlanmamakta, bildirim şartına uymayan tarafın bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. Bir başka deyişle, tazminatın miktarının belirlenmesinde ücretin kıstas alınacağı belirtilmiştir. Bu tanım, ihbar tazminatının ücret olarak kabul edileceğini göstermez.
Esasen ihbar tazminatı, iş sözleşmesinin aniden feshedilmesi suretiyle diğer tarafı hazırlıksız bırakmamayı amaçlamaktadır. Bunun için bildirim süresine işçi veya işveren tarafından riayet edilmemesi halinde her iki tarafa da müeyyide yükleyen, bir nevi cezai şart mahiyetinde olan bir uygulamadır.
Hal böyle olmasına rağmen, mahkemeler büyük çoğunlukla ihbar tazminatının ücret mahiyetinde olduğunu, GVK’nun eski 25/1 maddesinde yer alan ve vergiden istisna edilen yardım amaçlı bir tazminat olmadığını ve dolayısıyla gelir vergisi stopajına tabi olması gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Bu kararların temel gerekçesi, 14.01.1994 tarihli 1993/143 E.-1994/1 K. sayılı Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurul kararı ile 02.12.1994 tarihli 1994/29 E.- 1994/453 K. sayılı Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurul kararıdır. Danıştay’ın ihbar tazminatının ücret olarak kabul edilmesi gerektiği yönündeki temel argümanı, işverenin bildirim öneline uyarak iş akdini feshetmesi halinde bildirim süresi boyunca işçinin ücretinin ödeneceği ve vergisinin stopaja tabi olacağı noktasında toplanmaktadır. Danıştay, bildirim süresine uyulması halinde vergiye tabi olan gelirin ( ücretin ), bildirim süresine uyulmaması halinde ( ihbar tazminatı ) vergiden istisna edilmesini doğru ve hakkaniyetli bulmamaktadır.
Ancak, Danıştay’ın bu değerlendirmesi kanaatimizce doğru değildir. Zira, işveren tarafından bildirim süresine uyularak fesih işleminin yapılması halinde işçi iş görme edimini yerine getirmekte, yukarıda açıklandığı üzere GVK 61 maddesinde yer alan bir işverene tabi olarak, belli bir işyerinde hizmet görme edimi karşılığı ücretini almaktadır. İkinci halin gerçekleşmesi halinde, yani işverenin bildirim öneline uymaksızın iş akdini feshi durumunda, işçi açısından bir iş görme edimi söz konusu olmamakta, yasanın emrettiği kurala aykırı davranma sebebiyle bir nevi cezai şartın ortaya çıkması mevzu bahis olmaktadır. Kaldı ki, verginin kanuniliği ilkesi ile yorum ve kıyas yoluyla vergi yükümlülüğü oluşturulamayacağı ilkesi nazara alındığında Danıştay’ın işbu değerlendirmesinin hukuken yerinde olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Danıştay, ayrıca ihbar tazminatının GVK eski 25/1 maddesinde yer alan ve vergiden istisna edilen yardım amaçlı, işsizlik sebebiyle ödenen bir tazminat olmadığına hükmetmiştir. 30.01.2019 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren değişiklik öncesinde GVK 25/1 maddesinde işsizlik sebebiyle verilen tazminatlar ve yardımların gelir vergisinden istisna tutulduğu hüküm altına alınmıştır. ( 30.01.2019 tarihli değişiklik ile sadece işe başlatmama tazminatı vergiden istisna tutulmuştur ) İşçi tarafından hak kazanılan ihbar tazminatı, esasen çalışanın belli bir süre işsiz kalacak olması sebebiyle yardım amaçlı bir ödeme olduğundan 30.01.2019 tarihi öncesindeki dönem için gelir vergisinden istisna tutulması gerektiğini düşünmekteyiz. Nitekim mezkur Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 02.12.1994 tarihli kararı oyçokluğu ile alınmış olup, karara muhalif kalan üyeler yukarıda yer alan açıklamalarımız dahilinde muhalefet şerhlerini karara geçirmişlerdir.
Netice olarak, her ne kadar büyük ölçüde yargı kararları ihbar tazminatının ücret olduğu ve gelir vergisi stopajına tabi olması gerektiği yönünde olsa da, ihbar tazminatının adı üzerinde bir tazminat olduğunu, ücret unsurlarını taşımadığını, işçi ve işveren açısından karşılıklı olarak düzenlendiğini, yasanın emrettiği düzeni koruma amaçlı olarak bir müeyyide olarak tanzim edildiğini, GVK eski 25/1 kapsamında işsiz kalınacak olması sebebiyle yardım amaçlı bir tazminat olduğunu düşünmekteyiz. Bu sebeplerle ücret mahiyetinde olmayan ihbar tazminatının gelir vergisi stopajına tabi olmaması gerektiğini ve 30.01.2019 tarihi öncesindeki hak edişlerde GVK eski 25/1 kapsamında vergi istisnasına tabi olması gerektiğini düşünmekteyiz.